Kaynakçı Ne İş Yapar?
Bir Yazının Gizli Kahramanı
Bir sabah, güneşin ilk ışıkları odanın içine girmeye başlarken, Emre bilgisayarının başında düşünüyordu. Hedefi, büyük bir araştırma yazısını tamamlammaktı. Fakat bir şey eksikti; yazısının sonunu getirebilecek tek şey, kaynağını bulmaktı. Hangi bilgiyi nereden aldığını belirtmek, metnin doğruluğunu sağlamak, fakat bir şekilde kaynağa ulaşamamak… Bu, Emre’nin karşısındaki devasa engeldi. Sonra aklına geldi: Kaynakçı! “Kaynakçı ne iş yapar?” diye merak etmeye başladı. Düşünceleri karmaşıklaşıyor, çözüm arayışı içinde bir çıkmaz sokakta sıkışıyordu.
Bir telefon sesiyle uyandı, arkadaşı Zeynep arıyordu. Zeynep, daima çözüm odaklı ve duygusal zekâsıyla bilinen biri olarak Emre’nin düşüncelerini netleştirmeye yardımcı oluyordu. “Kaynakça bir yazının gizli kahramanı gibidir,” dedi Zeynep, telefonu açar açmaz. Emre ona biraz şaşkın bir şekilde baktı, fakat Zeynep’i tanıyordu: Her şeyin bir çözümü vardı.
Kaynakçı: Yazının Arkasında Durmak
Zeynep, karşısında otururken Emre’ye, “Kaynakçılar, aslında bir nevi yazının görünmeyen kahramanlarıdır,” dedi. Kaynakçılar, doğru bilgiyle doğru şekilde alıntı yaparak yazının güvenilirliğini artırır. Bir yazı ne kadar sağlam temellere dayanıyorsa, kaynağını doğru şekilde belirtmek de o kadar önemlidir. “Bunun, sadece akademik yazılarla sınırlı olmadığını, blog yazılarında, dergilere kadar her alanda geçerli olduğunu unutma!” dedi Zeynep, gözleri parlayarak.
Kaynakçılar, aslında bir yazının sırtını yasladığı dağlardır. Yazının içeriği, bu sağlam dağlara dayanarak yükselir. Onlar, yazının gerçeğe dayalı olmasını ve okura doğru bilgi vermesini sağlar. Zeynep’in sesi, Emre’nin zihninde yankılanırken, bir şeyler yerli yerine oturuyordu. Kaynakçılar, bir anlamda yazarın yoldaşıdır. Bilgiyle güçlendirilen her cümle, her alıntı, kaynakçının doğru şekilde eklenmesiyle anlam kazanır.
Kaynakçının Farklı Yolları
Emre, biraz daha rahatladı, fakat hâlâ kaynakçıların ne iş yaptığına dair birkaç belirsiz nokta vardı. Zeynep, her zaman olduğu gibi, bu konuda da bilgisiyle devreye girdi: “Kaynakçı, aslında hem akademik hem de günlük yazılarda farklı biçimlerde karşımıza çıkar. Her metnin gereksinimleri farklıdır. Yani, kaynakça yazmanın çeşitli yolları vardır.”
Zeynep, önce Emre’ye üç yaygın stilin farklarını anlattı:
1. APA Stili:
“APA stili, çoğunlukla sosyal bilimlerde kullanılır ve yazarın soyadı ile yayın yılına dayalı alıntılar içerir. Cümleye kaynak eklerken, kaynakça parantez içinde belirtilir.” Örneğin:
“Yazının ruhu, başkalarının düşüncelerinden ilham alır” (Yılmaz, 2022).
2. MLA Stili:
“MLA stili ise genellikle beşeri bilimlerde kullanılır ve daha çok sayfa numarasına yer verir.” Örneğin:
“Yazarlık, insanın içindeki en derin duyguları açığa çıkarabilir” (Yılmaz 56).
3. Chicago Stili:
“Chicago stili daha esnektir, genellikle dipnotlar veya sonnotlar kullanılır. Yazınızda daha fazla açıklama yapma imkânı tanır.” Örneğin:
“Her yazı, kendine ait bir dünyadır” (Yılmaz 2022, 75).
Zeynep, “Bu üç stilin de her birinin kendi yerinde kullanılması gerekir, çünkü hepsi metnin güvenilirliğini sağlamak ve okura saygı göstermek için farklı kurallar içerir,” dedi.
Kaynakçının Yaratıcı Gücü
Bir süre sonra, Emre ve Zeynep bir konuda hemfikirdiler: Kaynakçılar, metni güvenilir kılarken, bir yazarın da özgürlüğünü sınırlar. Bu yüzden kaynağını doğru bir şekilde göstermek, bazen o kadar da kolay bir şey değildir. Kaynakçayı doğru yazmak, bir yazarı sorumluluk sahibi kılar. O, bir taraftan özgürce yazarken, diğer taraftan doğru bilgi sunma yükümlülüğüne sahiptir.
Emre, Zeynep’in söylediklerini düşündükçe, kaynağın önemli bir işlevi olduğunu fark etti. Her cümlede, her alıntıda, kaynakçı yazının sadece doğru olmasını sağlamakla kalmaz, aynı zamanda yazarın yaptığı araştırmanın da değerini gösterir. Kaynakçılar, yazının önünde, sessizce duran ama çok önemli bir duruşun sembolüdür.
Sonuç: Kaynakçılar ve Yazarın Sorumluluğu
Zeynep, son olarak Emre’ye şunları söyledi: “Kaynakçı, bir yazının ruhunu ortaya koyar, hem yazara hem de okura olan saygıyı gösterir. Kaynağını doğru şekilde gösteren bir yazar, bilgiyi doğru sunar ve gerçekliği ihmal etmez.”
Emre, derin bir nefes aldı, bilgisayarının ekranına odaklandı ve yazısını tamamladı. O an, Zeynep’in sözleri daha anlamlıydı: Kaynakçılar, her yazının özüdür, görünmeyen ama önemli kahramanlarıdır. Yazar, metnin kalbini yazarken, kaynağını doğru şekilde sunarak yazının tam anlamıyla bir bütün olmasını sağlar.
Ve bir sonraki yazısında, kaynağını doğru şekilde belirten Emre, bir yazar olarak sorumluluğunu en güzel şekilde yerine getirdiğini biliyordu.