Personel Sınıfı Ne Yapar?
Başlangıçta Hiçbir Şey Belli Değildi
Kayseri’nin soğuk sabahlarından biriydi, o günün ne getireceği hakkında hiçbir fikrim yoktu. Bir yandan hayatın beni nereye götüreceğini düşünürken, diğer yandan içinde olduğum küçük dünyamda herkes kendi yolunu çiziyordu. Üniversiteden mezun olalı birkaç ay olmuştu ve ne yazık ki, ne bir işim vardı, ne de hayatımda bir yön. Bir gün bir arkadaşım beni aradı ve “Hadi gel, bir iş başvurusu yapalım,” dedi. Birkaç dakika sonra Kayseri’nin merkezine doğru yola çıkmıştım. O an düşündüm: “Belki de işte bir şeyler değişir.”
İşte o gün, o ofiste, hayatımda hiç unutamayacağım bir deneyim yaşadım. Personel sınıfı ne yapar sorusunun cevabını, o gün alacağımı o kadar da kestirememiştim. Bunu tam anlamadan önce, başımı döndüren bir keşif yaşadım.
Personel Sınıfı: Temiz, Düzgün, Ama Hangi Fiyatla?
İlk günümde, orada bana söylenen her şey doğruydu: Personel sınıfı, gerçekten de şirketin çalışanlarını en iyi şekilde destekleyen, düzeni sağlayan bir görev üstleniyordu. Her şeyin düzgün ve profesyonel görünmesini sağlamak, aslında çoğu zaman fark edilmeyen ama son derece önemli bir işti. Ancak, içerideki sesler bana başka bir şey söylüyordu.
Bir sabah, odada birkaç çalışan vardı. Hepsi farklı yaşlarda, farklı hayatlar yaşamış, farklı geçmişlerden gelen insanlar. Ancak bir ortak nokta vardı: Bütün bu insanlar, kendilerini sürekli bir şeyleri düzeltmek zorunda hissediyorlardı. “Personel sınıfı ne yapar?” sorusu, her birinin yüzünde beliren hafif yorgun ifadelerle yankılanıyordu. Evet, düzeni sağlamak, sorunları çözmek ve genellikle “arka planda” çalışmak… Ama kimseye görünmeyen bir yorgunluk vardı. Hepsi gülümseyerek, ne kadar fazla iş olduğunu söylemekten kaçınıyorlardı. İçimde bir şeyler kırılmaya başladı.
Gerçekleşen Hayal Kırıklığı
Zamanla, personel sınıfının aslında sadece organizasyon işlerini değil, bazen kişisel destek ve moral de verdiğini fark ettim. Ancak bir sabah, gerçekten çok sıkıldım. O kadar fazla iş vardı ki, neredeyse herkesin sadece görevlerini yerine getirmek için birbirine bakıp durduğunu hissettim. Sanki, her biri birer makine gibi çalışıyordu. Görevlerin bitiminde bile bir rahatlama yoktu; çünkü her şey sadece bir sonraki gün için yeniden başlamaya hazırdı.
İçimdeki hayal kırıklığı, bir süre sonra dayanılmaz hale geldi. Bu işin bana, ne kadar sınırlı olduğunu anlamama neden oldu. Ben, hayatımın daha büyük bir parçası olmasını, bir anlam taşımasını istiyordum ama o ofis her geçen gün daha fazla bana sadece görevli olmayı öğretiyordu. Bir hafta sonra, kendimi hiç fark edilmeyen bir “parça” gibi hissettim. Personel sınıfı, gerçekten önemli bir görev üstleniyordu ama bazen o kadar kayboluyorduk ki, adımız bile duyulmuyordu.
Ama Umut Hala Var
Bir gün, ofiste yalnızken dışarıdaki manzaraya bakarken düşündüm: “Belki de bir şeyler değişebilir.” Bir haftadır içinde bulunduğum bu karmaşada, personel sınıfının önemli bir rolü olduğunu biliyordum. İşleri düzgün bir şekilde yürüten, her şeyin tam ve eksiksiz olmasını sağlayan bu insanlar, o ofisin belkemiğiydi. Ama bir yandan da kendi hayallerimi, kendi yolumu bulmam gerektiğini fark ettim. Her ne kadar her şey sadece düzene dair olsa da, bu düzenin içinde bir yer vardı. Bir an düşündüm: Her gün yaptığımız bu işler, sadece görev değil, aynı zamanda bir çeşit umut taşıyor.
İçimdeki umut, bana işimin değerini gösterdi. “Hayır,” dedim kendi kendime, “Her şey sadece görevi yerine getirmekten ibaret değil. Benim varlığım da burada bir şey ifade ediyor.” Belki de sorunun cevabı, benim ne kadar bu dünyaya ait hissettiğimle ilgiliydi. Personel sınıfı ne yapar? Bu sınıf, bana sadece işleri düzene sokmayı değil, bir şekilde büyük bir rolü kabul etmeyi öğretiyordu. Bu, belki de kendi yolumu bulma yolculuğumun başlangıcıydı.
Sonuç Olarak
Personel sınıfı, görünmeyen kahramanlardır. Onlar, her şeyin düzgün gitmesi için mücadele eden ama bazen kendi hayallerini, beklentilerini erteleyen insanlardır. Ama ben artık şunu biliyorum: Kendi rolümü ne kadar küçük görsem de, her birimizin oynadığı rol, hayatın büyük bir parçası. Ve bu roller, yalnızca görev yapmayı değil, bir şeyler öğrenmeyi ve büyümeyi de içeriyor.
İçimdeki genç, ilk başta hayal kırıklığına uğramıştı ama şimdi daha fazla umut taşıyor. Belki de bu yazıyı yazarken, kendime de bir hatırlatma yapıyorum: Hiçbir şey göründüğü gibi değildir. Bazen küçük görevler, büyük anlamlar taşır. Personel sınıfı, hayatın düzenini sağlarken, bazen hayatın anlamını bulmak da bu küçük görevlerin içinde gizlidir.